21 Kasım 2017 Salı

HZ. MEVLANA VE TATARLAR

HZ. MEVLANA VE TATARLAR




Mevlânâ şu şiiri ile adeta tarihe ışık tutmuş gibidir:
“Sen Tatar"dan korkuyorsun, çünkü Tanrı"yı tanımıyorsun. Oysaki ben Tatar"dan iki yüz iman sancağı yükselteceğim.”
Mevlana Celaleddin-i Rumi

“Biri dedi ki: Tatarlar ilk önce buraya geldiklerinde çırılçıplaktılar. Binek hayvanları öküzdü. Silahları odundandı. Şimdi haşmet ve azamet sahibi oldular, karınları doydu. En güzel Arap atları ve en iyi silahlar onların elinde bulunuyor? Mevlânâ buyurdu ki: Onların gönülleri kırık ve kuvvetleri yokken, Tanrı yalvarmalarını kabul ve onlara yardım etti.
Biri “Tatarlar kıyamete inanıyorlar ve: Elbette bir sorgu sual günü olacak” diyorlar, dedi.
Konya yağmalanmaktan kurtulmuştur amma Tatar baskısı her yerde kendini hissettirmektedir. Bilhassa idarecilerin işi oldukça zordur ve vicdanları huzursuzdur: Nâib: “Bundan önce kafirler puta tapar ve saygı gösterirlerdi. Biz de şimdi aynı şeyi yapmaktayız. Gidip Tatar’ın önünde eğilerek ona saygı gösteriyoruz, buna rağmen kendimizi müslüman biliyoruz?” diyerek dert yanar. Mevlânâ nâibi teselli eder; bu işi seve seve yapmadığına, çirkin bulduğuna göre, içindeki iman nûrunun vazifesini yapmakta olduğunu bildirir.
Fîhi Mâ Fîh"teki halkla haşır neşir olan Mevlânâ"ya mukabil, Divân-ı Kebir"de Hak âşıkı ve geniş görüşlü Mevlânâ"yı buluruz. Burada en önemli günlük hadiseler bile sırasında bir sembol olmaktan öte değer taşımaz. “Halk Tatar"dan kaçıyor, bizse Tatar"ı yaratana tapı kılalım. Kaçmak için yüklerini develere yüklediler, bizim yükümüz yok ki biz ne yapalım? Halk kopup kaçıyor. Biz de dama çıkalım da halkın develerini sayalım bâri.
Tatar kelimesi Mevlânâ"da bir başka tedaiye yol açar. Bu da Tatarlar"ın kopup geldiği ülkelerde yaşayan ve göbeğinden misk dediğimiz güzel koku elde edilen bir tür ceylandır. Şöyle seslenir: “Şu gaddar dünyayı anmayı bırak, gizli şeyleri bilenin lütfundan bahset. Tatar"ın fitnesinden az laf et. Tatar ceylanın göbeğinden söz aç.
“Yapraksız kalmaktan kaçarsam şeftaliyi öpemem, Tatar"dan kaçarsam Tatar misk"ini koklayamam.
Mevlânâ, Hakk"ın velilerine has bir sezgi ile Tatar zulmünün bir zaman gelip son bulacağını, hatta onların müslüman olup din savunucuları hâline geleceğini fark etmiştir. Bir başka ifade ile Celal içre Cemal"i görerek şâirâne bir üslûpla ümit saçmıştır:
“Tatar dünyayı savaşla yıktı amma yıkık yerde senin definen olur, ne diye gönlümüzü sıkalım, ne diye daralalım?”
“Bölük bölük gelen Tatarlar yürük bir ordu. Tan yeri kinden fitneden gebe kalmış. Haydi göğün karnını yarıver, olur ya belki bu vakti tamam olmuş çocuk doğuverir.” Nihayet açıkça tehlikenin geçtiğini ilan eder: “Bütün ova, bütün yazı çiçeklerle ekinlerle dopdolu. Tatarlar"dan korkma zamanı geçti. Tatar ülkesinin miskleri geldi yayıldı.” Mevlânâ şu şiiri ile adeta tarihe ışık tutmuş gibidir:
“Sen Tatar"dan korkuyorsun, çünkü Tanrı"yı tanımıyorsun. Oysaki ben Tatar"dan iki yüz iman sancağı yükselteceğim.”
Gazan Mahmud Han (ö. 1304) çeyrek asır sonra Müslüman olunca, Mevlânâ"nın bu şiirini, giydiği hırkaya altın telle yazdırdı. Tören günlerinde onu giyen, Mevlânâ bu gazeli benim için söylemiş çünkü Tatar"lar benim zamanımda Müslüman oldular, der övünürdü.

Savlıkman kalınız.


[1] Bkz. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, 482, İstanbul 1971; Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, I, 486, İstanbul 1977.

[2] Bkz. Osman Turan, aynı yer.

[3] Eflâkî, Menakıbü"l-Arifîn, çev. Tahsin Yazıcı, I, 284, İstanbul 1953.

[4] Bkz. Mevlânâ, Fîhi Mâfîh, çev. Meliha Ü. Tarıkâhya, 84 – 85. İstanbul 1956.

[5] a.g.e., s. 85.

[6] a.g.e., s. 86.

[7] a.g.e., s. 102 – 103.

[8] Divan-ı Kebîr"in tercümeleri için bkz. burada “Kitaplarla Mevlânâ”.

[9] Mevlânâ, Divan-ı Kebir, çev. A. Gölpınarlı, V, 159, İstanbul 1960.

[10] Mevlânâ, Divan, çev. A. Gölpınarlı, 663, İstanbul 1974.

[11] Divan-ı Kebir terc., V, 454, İstanbul 1960.

[12] Divan-ı Kebir terc., III, 229, İstanbul 1958.

[13] Divan terc., 127, İstanbul 1974.

[14] Divan-ı Kebir terc., IV, 344, İstanbul 1974.

[15] Divan terc., 428, İstanbul 1974.

[16] Öztuna, a.g.e., I, 489; ayrıca bkz. Gölpınarlı, Mevlânâ"dan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder